Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SAKIL
binbaşı
binbaşı
SAKIL


Erkek
Mesaj Sayısı : 422
Kayıt tarihi : 15/05/08

Kişi sayfası
motor:
motorHACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ Empty
HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ Empty

HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ Empty
MesajKonu: HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ   HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ Icon_minitimeC.tesi Mayıs 24, 2008 9:40 am

HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ

HACC'IN LÛGAT MANASI; "Muazzam bir şeye" gitmeyi kasdetmektir. Buradaki "Muazzam bir şeye" kaydını İbn-i Hümam meşhûr dil alimi İmam-ı Sikkit'ten naklederek beyan etmiştir.(1) İslâmî Istılâhta; "Niyyet ederek ihrama girmek, Kâbe-i Muazzama'yı usûlü dairesinde tavaf etmek ve vakti mahsusunda vakfe yapmak gibi fiillere hac denir"(2) şeklinde tarif olunduğu gibi "Dînî rükünlerden bir rüknü edâ etmek için, Kâbe'ye gitmeyi kasdetmektir"(3) şeklinde de tarif edilmiştir.

Kur'an-ı Kerim'de: "Şüphesiz ki, âlemler için çok feyizli ve ayn-ı hidayet olmak üzere konulan ilk ev (Ma'bed) elbette Mekke'de olandır. Orada apaçık alâmetler, İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse (taarruzdan) emin olur. O'na bir yol bulabilenlerin, beyti hacc (ve tavaf) etmeleri, HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Kim küfrederse, şüphesiz ki HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986 onlardan müstağnidir"(4) hükmü beyan buyurulmuştur. Hanefi fûkahası bu Ayet-i Kerimeyi ve Resûl-i Ekrem (sav)'den gelen mütevatir haberleri esas alarak: "Hacc muhkem bir farzdır. Farziyyeti kat'i delillerle sabittir. Haccın farz olduğunu inkâr eden kâfir olur. Gücü yetenlere (Vücûbunun ve edâsının şartı üzerinde bulunanlara) hayat boyu, sadece bir defa haccetmek farzdır"(5) hükmünde ittifak edilmiştir.

İmam-ı Kasani; Hacc sûresinde yer alan: (Hz. İbrahim (as)'e hitaben) "İnsanlar için haccı ilân et. Gerek yaya, gerek uzak yoldan arık develerin üstünde (süvari) olarak sana gelsinler"(6) şeklindeki hükm-i ilâhiyi esas alarak "Buradaki "İnsanlar için haccı ilân et!." hükmü, HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986û Teâla (cc)'nın insanlara haccı farz kıldığını beyan buyur, manasınadır. Binaenaleyh Resûl-i Ekrem (sav)'den önce de, diğer ümmetlere hacc ibadeti farz kılınmıştır"(7) buyurmaktadır. Mâlûm olduğu üzere Mekke'de; Kâbe-i Muazzama'yı inşâ eden Hz. İbrahim (as) ve oğlu Hz. İsmail (as)'dir. İbn-i Abidin: "Sahih olan kavle göre hacc, dokuzuncu yılın sonlarında farz kılınmıştır. Onu farz kılan âyet: "HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986 için beyti haccetmek insanlar üzerine borçtur" ayet-i kerimesidir. Bu ayet, heyetlerin geldiği dokuzuncu yılın sonunda inmiştir"(Cool hükmünü zikretmektedir.

İbn-i Abbas (ra)'dan rivayet olunan bir hadisde: "İbrahim (as) Kâbe'yi bina edip tamamladıktan sonra kendisine: "-Hacc için insanları davet et" emri verildi. İbrahim (as): "-Benim sesim onlara ulaşmaz" dedi. AllahTeâla hazretleri: "-Sen davet et, sesini duyurmak bana aittir" buyurdu. Bunun üzerine İbrahim (as): "-Ey insanlar!.. Beyt-i Atiki haccetmeniz size farz kılınmıştır" diye nida etti. Bu sözü yerle gök arasında bulunanların hepsi işitti. Görmüyor musunuz? İnsanlar en uzak yerlerden icabet edip geliyorlar" denilmiştir.(9)

Hanefi fûkahası; haccın sebebinin "Beytullah" olduğu hususunda ittifak etmiştir.(10) İbn-i Abidin: "Sebebi beytullah'tır. Buna delil, ayette "Beytin haccı" diye izah edilmesidir. Zira esas olan, hükümleri sebeblerine izafe etmektir. Nitekim usûl-i fıkıh'ta izah edilmiştir. Sebebi tekrarlanmayan bir vacip tekrarlanmaz. Bir de Müslim'in sahihinde şu Hadis-i Şerif vardır: "-Ey insanlar!.. Size hacc farz kılınmıştır. Öyle ise haccedin!." Bir adam: "-Her sene mi ya Resûlullâh?" diye sordu, Resûlullâh (sav) sustu. Hatta adam sualini üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Peygamber (sav): "-Evet desem size vacib olur. Siz de güç yetiremezsiniz" buyurdular. Nehir sahibi diyor ki: "Ayet tekrar lâzım gelmediğine istidlâl için yetiyorsa da -Zira emrin tekrara ihtimal yoktur- neyf neyfin muktezası ile isbat etmek daha uygundur"(11) hükmünü zikretmektedir. Sahabe-i Kiram'dan bir zat Resûl-i Ekrem (sav)'e: "Ya Resûlullâh!.. Hacc her sene midir, yoksa bir kere midir?" diye sual tevcih ediyor. Resûl-i Ekrem (sav) cevaben: "-Hayır bir kere!.. Birden fazlası nafile (Tatavvû)'dir"(12) buyurmuşlardır. Malûm olduğu üzere; ibadetlerin bir kısmı mâlî, bir kısmı da bedenîdir. Hacc ise, hem malî, hem de bedenî bir ibadettir. Dolayısıyle iki nimet bir aradadır. Bir mükellefte hem zenginlik, hem de bedeni kudret gibi iki nimet bir araya gelmiştir. Dolayısıyla haccını edâ etmek sûretiyle, bu iki nimete de şükretmiş olur.(13) Haccın edâsı için gerekli şartlar, tağuti güçler tarafından ortadan kaldırılırsa; mü'minler hem mallarıyla, hem de (sıhhatli oldukları için) güçleriyle onlara karşı cihad ederler. Kat'iyyen Tağuti güçlere boyun eğmezler!..

İmam-ı Azam Ebû Hanife (rh.a) ile İmam-ı Yusuf (rh.a) Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim hacc etmeyi murad ederse, hemen edâ etmeye gayret etsin"(14) Hadis-i Şerifini esas alarak, vücûbunun ve edâsının şartları, üzerinde bulunan kimsenin derhal (fevri) bu ibadeti edâ etmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.(15) Hac ibadetinin hayatta bir defa farz olduğunu esas alan İmam-ı Muhammed (rh.a) "Hac ibadetinde ömür, namazdaki vakit gibidir. Her ne zaman gidilirse gidilsin "Edâ" denir, kaza denmez. Bu sebeble terahi (genişlik) üzere farzdır"(16) buyurmaktadır. Feteva-ı Hindiyye'de bu husus şu şekilde izah olunmuştur: "İmam-ı Muhammed (rh.a)'e göre hacc; farz olduktan sonra dilediği zaman edâ etmek (terahi) üzeredir. Haccı farz olur-olmaz acele yapmak ise efdaldir. Hulâsada da böyledir. Buradaki ihtilâf, mükellefin selâmette kalacağına zann-ı galibi olduğu zamana aittir. Fakat yaşlılık veya hastalık sebebiyle, mükellefin zann-ı galibi vefat edeceği noktasında olursa, fevri olarak edâ etmesi gerektiği hususunda alimlerimiz icma etmişlerdir. Cevheretü'n Neyyire'de de böyledir. Bu ihtilâfın günahkârlar için faydalı olduğu aşikârdır"(17) İmam-ı Matûridi (rh.a): "Vakit kaydı bulunmayan her emr-i mutlak; amel noktasından derhal edâ edilmeye (fevre) hamledilir. İtikad hususunda ise; fevre hamledilmez. Ancak "Fevr veya terahi hususunda muradı ilâhi ne ise, hak o'dur" diye itikad olunur"(18) hükmünü beyan etmektedir. Ölümün ne zaman gelip çatacağı bilinemiyeceği için, haccın vücûbunun ve edâsının şartlarına haiz olan mükellefin, acele etmesi önemlidir. Esasen bunun efdal olduğu hususunda da ittifak vardır.

Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Her kim hacc yolunda ölürse, onun için her yıl makbûl bir hacc yazılır"(19) buyurduğu bilinmektedir. Yine bir Hadis-i Şerifte; meşrû hiçbir sebeb olmadan terkedenlerin durumu beyan buyurulmuştur. Bu Hadis-i Şerif şudur: "Her kim ki, kendisini beytûllah'a ulaştıracak kadar bineği ve azığı (mali gücü) bulunur da haccı edâ etmezse, Yahudi ve Hrıstiyan olarak ölmesinde beis yoktur. Bunun sebebi şudur: HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986û Teâla (cc) kitabında, beytûllahı ziyarete gücü yetenlerin onu haccetmesi, HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır" buyuruyor.(20)

HACCIN VÜCÛBUNUN ŞARTLARI

Bir mükellefe haccın farz olması için, bir takım şartların bulunması zaruridir. İbn-i Abidin, "Lübab" sahibine uyarak haccın şartlarını dört kısımda incelemiştir. Birincisi vücûbunun şartlarıdır. Nitekim bu hususta şunları kaydeder: "Birincisi, vücûbunun şartlarıdır. Bunlar tamamen bulunursa, hacc vacip (Farz) olur. Tamamı bulunmazsa, hacc vacip olmaz. Mezkûr şartlar yedi olup şunlardır: İslâm, Dar-ı Harp'te olan müslümanın haccın farz olduğunu bilmesi, bülûğ, akıl, hürriyet, gücün yetmesi ve vakit."(21)

MÜSLÜMAN OLMAK: Bir kimseye haccın farz olması için; o kimsenin müslüman olması şarttır. Çünkü kâfir ibadete ehil değildir. Hatta bir kimse kâfir iken; hacc yapmaya gücü yetecek derecede zengin olsa, fakat müslüman olduktan sonra fakir düşse, o kimseye (önceki halinden dolayı) hac farz olmaz. Fakat hac yapmaya gücü yeten müslüman, haccı edâ etmeyip, daha sonra fakir düşse, durum böyle değildir. Hac ibadeti o müslümanın zimmetinde borç olarak kalır. Bir mü'min, hacc ibadetini edâ ettikten sonra (HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986 muhafaza buyursun) irtidat etse, sonra da tekrar müslüman olsa, haccı tekrar etmesi icabeder.(22)

AKILLI OLMAK: HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986û Teâla (cc)'nın teklifleri; ehliyet sahibi insanın üzerinedir. Teklifin sıhhati akılla ilgilidir.(23) Hanefi fûkahası: "Deli olan kimseye, hacc farz değildir"(24) hükmünde ittifak etmiştir. İbn-i Abidin; deliye haccın farz olmadığını kaydettikten sonra: "Bunamış kimse hakkında usûlde ihtilâf edilmiştir. Fahrû'l-İslâm'a göre, çocuk gibi bunaktan da hitap sakıttır. Binaenaleyh ona hiçbir ibadet farz olmaz. İmam Debbûsi ise, ihtiyaten muhatab olduğunu söylemiştir"(25) hükmünü zikreder.

HÜRRİYET: Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Herhangi bir köle ki on defa haccetmiştir, sonra da azad olmuştur. Onun üzerine farz olan hac lâzım gelir"(26) Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası: "Kölelere ve cariyelere hacc farz değildir. Efendilerinin izni ile haccetmiş olsalar dahi bu tatavvû (Nafile) olur. Hürriyetlerini elde ettikleri zaman; farz olan haccı edâ etmek durumundadırlar"(27) hükmünde ittifak etmiştir.

HACCIN FARZ OLDUĞUNU BİLMEK: Küfür ahkâmının galib olduğu beldelerde, insanlar İslâmî bir eğitime muhatab değildirler. Dolayısıyla Darû'l Harp olan beldelerde, bir kimse müslümün olsa, haccın farz olduğunu bilinceye kadar, ona hacc farz değildir. Feteva-ı Hindiyye'de "Darû'l Harp'te müslüman olan bir kimseye haccın farz olması için o kimsenin haccın farz olduğunu öğrenmesi gerekir. Darû'l İslâm'da bulunanlar ise haccın farz olduğunu bilmek durumundadırlar. Yani onlar için mazeret yoktur. Haccın farz olması için, sadece haccın farz olduğunu bilmek gereklidir. Ayrıca haccın nasıl edâ edileceğni ve farzlarını bilip-bilmemek de müsavidir. Bir kimse Darû'l İslâm'da yaşıyorsa, onun hüküm olarak haccın farziyetini ve farzlarını bildiği kabul edilir."(28) hükmü kayıtlıdır. Darû'l Harp'te müslüman olan bir kimseye, iki erkeğin veya bir erkekle kadının "Haccın farz olduğunu" bildirmesi kâfidir. Ayrıca adil olan bir mü'min, ona haccın farz olduğunu beyan ederse, hacc kendisine farz olur. Bu kimselerin (Şahidlerin) bülûğa ermiş olmaları ve hür olmaları şart değildir.(29)

BÜLÛĞA ERMİŞ OLMAK: Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Herhangi bir sabi ki, on defa haccetmiştir, sonra da bülûğa ermiştir. Onun üzerine farz olan haccı edâ etmek lâzım gelir"(30) Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası: "Çocuklara hac farz değildir. Velîlerinin yardımıyla haccı edâ etseler dahi, bu nafile (tetavvû) olur. Bülûğa erdikten sonra, farz olan haccı edâ etmeleri lâzım gelir"(31) hükmünde ittifak etmiştir.

VAKİT: Malûm olduğu üzere haccın vakti, Şevval, Zilkade ayları ile Zilhiccce ayının ilk on günüdür.(32) Bu süreye "Eşhür-û hacc" (Hac mevsimi) denir. Binaenaleyh bir kimseye haccın farz olması için, vaktin bulunması da şarttır. Meselâ; Muharrem ayında haccın vücûbunun diğer şartlarına haiz olan bir kimseye, "Şevval" ayı girinceye kadar hac farz olmaz. Bu süre içerisinde vefat ederse; hac ibadeti zimmetinde borç olarak kalmış değildir. Çünkü vakte (hac mevsimine) ulaşamamıştır.(33)

NAKİL VASITASINI VE MASRAFLARI TEMİNE GÜCÜN YETMESİ: Kur'an-ı Kerim'de 'Ona bir yol bulabilenlerin, beyt-i hac (ve tavaf) etmeleri HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ 367986'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır"(34) hükmü beyan buyurulmuştur. Sahabe-i Kiram, bu Ayet-i Kerimede geçen "Ona bir yol bulabilen"den neyin kasdedildiğini Resûl-i Ekrem (sav)'e sorduğunda, Peygamberimiz (sav) cevaben: "Bu zât ve rahile'dir" buyurmuştur.(35) Hanefi fûkahası: "Havaic-i Asliye'den fazla olarak nakil vasıtasını teminle birlikte, nafakası üzerine vacip olan kimselerin ve nefsinin yiyeceklerine sahip olmanın şart olduğunda ittifak etmiştir."(36) Nakil vasıtası, ya hacca gidecek mü'minin malı olmalı veya kiralamış bulunmalıdır. Âriyet (ödünç alma) veya ibaha yoluyla nakil vasıtasına sahip olmak kâfi değildir.(37) Mekkeliler ve Mekke'nin civarında oturanlar için, nakil vasıtasını temin şart değildir. Bunların yürümeye güçleri yetiyorsa, hac kendilerine farz olur. Nakil vasıtasının bulunması, uzaktan hacca gelecek mü'minler için şarttır. Ancak, mükellefin hem kendisinin, hem de aile ferdlerinin yiyeceğini (Gidip-dönünceye kadar, bir yıllık değil) temin etmiş olması şarttır. Buna gücü yetmiyorsa, hacc kendisine farz olmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dinimiz İslam :: İslamiyet-
Buraya geçin: