Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SAKIL
binbaşı
binbaşı
SAKIL


Erkek
Mesaj Sayısı : 422
Kayıt tarihi : 15/05/08

Kişi sayfası
motor:
motorHACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 Empty
HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 Empty

HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 Empty
MesajKonu: HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3   HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 Icon_minitimeC.tesi Mayıs 24, 2008 9:44 am

İHRAM'A GİREN KİMSENİN DİKKAT EDECEĞİ HUSUSLAR

İhram'a giren mükellef HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc)'nın nehyettiğ herşeyden titizlikle sakınır. İmam-ı Merginani: "Muhrim; HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc)'nın kendisine yasakladığı cinsi temas, ma'siyet ve başkalarıyla çekişme, didişme'den sakınır. Bu hususta asıl olan HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc)'nın şu kavlidir: "Hacc bilinen aylardır. İşte kim onlarda haccı (Kendisine) farz eder (ihrama girer) se, artık hacda ne refes, ne füsûk, ne de cidal yoktur."(90) Bu nefy sigasıyla beyan buyurulan bir yasaktır. Yani bunlar yoktur demek, "bunlara yaklaşmayınız" manasınadır. Refes demek; cim'a (cinsi temas) veya fahiş kelâmdır. Ayrıca kadınların huzurunda cinsi temasla (Cim'a ile) ilgili sözdür. Füsûk ise; her türlü kötülüğü içine alır. Bu muhrim olan kimse için daha şiddetli bir haramdır. Cidal'e gelince; bu yol arkadaşlarıyla lüzûmlu-lüzûmsuz çekişme, mücadeledir. Bunların hepsi yasaklanmıştır"(91) hükmünü beyan ediyor.

Kur'an-ı Kerim'de: "İhramlı bulunduğunuz süre içerisinde size kara avı haram kılındı"(92) hükmü beyan buyurulmuştur. Dolayısıyla ihrama giren mü'minin, her türlü kara avından uzak durması şarttır. Zira ihramlı iken avlanmak haramdır.(93)

İhramlı olan kimse avlanmadığı gibi, av ile meşgul olan kimselere yol gösteremez ve avın bulunduğu yeri işaretle de olsa belirtemez.(94) Zira Ebû Katede (ra)'den bu hususta şu rivayet yapılmıştır: "Ebû Katede (ra) ihramlı olmadığı bir sırada, vahşi bir hayvanı avladı. Yanındaki arkadaşları ise ihram içerisinde idiler. Resûl-i Ekrem (sav) ihramlı olan arkadaşlarına: "Siz işaret ettiniz mi, vurmasına delâlet ettiniz mi, yardımda bulundunuz mu?" diye sordu. İhram içerisinde olanlar cevaben dediler ki: "-Hayır, kat'iyyen biz bunları yapmadık". Bunun üzerine Resûlullah (sav): "O halde etinden yiyebilirsiniz" buyurdular."(95)

İhramlı olan kimse; gömlek ve şalvar gibi (dikilmiş) elbiseler giyemeyeceği gibi, sarık, külâh, kaftan ve mest de giyemez.(96) Ancak nalinleri (Takunya, naylon vs..) bulunmazsa; ayakkabı kayışının bağlandığı yerin hizasından itibaren mestlerinin arka tarafını keserek kullanabilir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'den bu hususuta rivayet mevcuddur, denilmiştir ki: "Peygamber (sav) ihramlı kimsenin; gömlek, şalvar, sarık, külâh, kaftan ve mest giymesini Nehyetti ve sonunda dedi ki: "Ne de mestlerini. Ancak iki nalin bulunamazsa mestlerinin kaabları hizasından arkasını keser"". Hişam'ın, İmam-ı Muhammed (rh.a)'den rivayet ettiğine göre burada "Kaab"; yumru olan mafsal kemiği değil, nalin kayışının dip kısmındaki ayağın mafsallarıdır.(97)

Vefat eden ihramlı bir kişi hususunda Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Onun yüzünü ve başını örtmeyiniz. Zira o kıyamet gününde telbiye getirirken yeniden diriltilecektir"(98) Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası; "İhramlı kimse yüzünü ve başını örtmez" hükmünde ittifak etmiştir.(99)

Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Hacı, saçları dağılmış, tozlanmış, güzel kokuyu ve yağlanmayı terk ettiği için, kokan kişidir"(100) Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası: "İhramlı kimse güzel koku sürünmez. Başının ve bedeninin kıllarını traş etmez, tırnağını kesmez ve ondan bir parça bile olsa koparmaz. Eli ile kokulu şeylere dahi dokunmaz, yağ sürünmez ve yağlanmaz (Krem kullanmaz), saçını ve sakalını çöven (hatmi) ile yıkamaz, çünkü o sabun hükmündedir. Ayrıca başını kaşımaz, şayed ihtiyaç sebebiyle kaşıyacak olsa kıllarının kopmaması için yavaş yavaş karışır(101) hükmünde ittifak etmiştir.

Safran, vers ve usfur ile boyanmış elbise giyemez. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "ihramlı kimse za'feran ve vers dokundurulmuş elbiseyi giyemez"(102) buyurmuştur. Ancak bu kokulu bitkilerin dokunduğu elbiseler çok iyi yıkanırsa ve kokusundan eser kalmazsa durum değişir. İhramlı kimsenin gusül abdesti almasında bir beis yoktur. Zira Hz. Ömer (ra) ihramlı olduğu halde gusül abdesti almıştır.(103)

Haremin otunu ve kimsenin mülkünde olmayan ağacını kesmek caiz değildir. Hanefi fûkahası, Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Haremin yeşil otu biçilmez ve dikeni de kesilmez"(104) Hadis-i Şerifini esas almıştır. Ancak kuru ot ve izhir otu müstesnadır. Feteva-ı Hindiyye'de: "İhramlı olan kimse haremin ağaçlarını ve otunu kesip-koparamaz. Ancak izhir (boya) otu müstesnadır. Tahavi Şerhinde de böyledir"(105) hükmü kayıtlıdır. İhramlı kimsenin, nelere dikkat etmesi gerektiği hususunda "Cinayet"ler bahsinde ayrıca durulacaktır. Şimdi hac ibadetinin nasıl edâ edileceğini izaha gayret edelim.

HACC İBADETİ NASIL EDA EDİLİR?

İhramlı olan kimse; Mekke-i Mükerremeye yaklaştığı zaman, imkân bulursa gusül abdesti alır. İmam-ı Merginani: "Mükellef Mekke'ye girdiği zaman ilk defa Mescid-i Haram'a gider. Zira rivayet edilmiştir ki Resûl-i Ekrem (sav) Mekke'ye girer-girmez Mescid-i Haram'a gitmiştir. Kaldı ki maksad; Kâbe-i Muazzama'yı ziyaret etmektir. Bu ise o mekândadır. Mekke'ye gece veya gündüz girmesi, mükellefe hiçbir zarar vermez. Çünkü yapılan amel, bir beldeye girmekten ibarettir. Kâbe-i Muazzama'yı gördüğü zaman tekbir getirir ve kelime-i tevhid'i söyler, İbn-i Ömer (ra)'in Kâbe-i Muazzama ile karşılaştığı zaman "Bismillâhi vallâhû ekber" dediği bilinmektedir. İmam-ı Muhammed (rh.a) "El Asl" isimli eserinde; beyti gören kimse için dualardan herhangi birşeyi tayin buyurmamıştır. Zira duaları vakitlendirmek sûretiyle tayin etmek, kalbin inceliğini (rikkatini) tahrip eder, götürür. Eğer dualardan nakledilen birisiyle (Resûl-i Ekrem (sav) ve Sahabe-i Kiram'ın dualarından birisini) teberrük ederse, bu gerçekten güzeldir"(106) hükmünü beyan etmektedir. Feteva-ı Hindiyye'de: "Mekke'ye girmek için gusül abdesti almak müstehaptır. Mükellef; "Beni Şeybe" kapısına gelinceye kadar, telbeyi getirerek dahil olma durumundadır. Bu da müstehaptır. Mescid-i Haram'a; mütevazi bir vaziyette, huşû ve ihlâsla, o makamın azameti düşünülerek sakin sakin, telbiye getirilerek girilir. Bahru'r Raik'te de böyledir. Zaruret bulunmadığı süre içerisinde Mescid-i Haram'a yalınayak girilir. İhtiyar'da da böyledir. Mescid-i Haram'a giren kimse önce sağ ayağını atar ve şu şekilde dua eder: "(107) Hükmü kayıtlıdır.

"Bismillâhi velhamdü lillâhi vesselâtü alâ Resûlillâhi!.. HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986ümeftah lî ebvâbe rahmetike ve edhılnî fiyha!.. HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986ümme innî es'elûke fi mekami hâzâ en tusalliye alâ seyyidinâ Muhammedin abdike ve resûlike ve terhamenî ve tukîyle asreti ve tağfire zünûbi ve teda'a anni vizrî"

Mânası: HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc)'nın adıyla başlarım. Hamd HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986'a (cc) mahsustur. Salât ve selâm O'nun Resûlüne olsun. HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986'ım!.. Bana rahmetinin kapılarını aç ve beni oraya dahil et!.. HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986'ım!.. Gerçekten şu yüce makamda senden, senin kulun ve Resûlün olan Efendimiz Muhammed'e salât eylemeni diliyorum Bana da merhamet etmeni, hatalarımı gidermeni, günahlarımı bağışlamanı ve benden fenalıklarımı kaldırmanı da bu bulunduğum yerde, senden istiyorum."

Kâbe-i Muazzama'yı (Beytullah'ı) görünce tekbir ve tehlil okuyarak, gönlünden geçtiği gibi dua eder. Daha sonra Hacer-i Esved'in karşısından tavafa başlar. Önce Hacer-i Esved'e döner, tıpkı namazda olduğu gibi iki elini kaldırarak tekbir alır. Zira rivayet edilmiştir ki; Resûl-i Ekrem (sav) mescid'e girdi, Hacer-i Esved'in karşısında durdu. Önce tekbir getirdi, daha sonra tehlil'de bulundu."(108) Essah olan kavle göre eller omuz hizasına kadar kaldırılır.(109) Eğer hiçbir mü'mine eziyyet vermeksizin, Hacer-i Esved'e elini ve yüzünü sürebilmek mümkünse, bunu yapar. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'den rivayet edilmiştir ki; "Hz. Ömer (ra)'e hitaben" şunu beyan buyurmuştur: "Şüphesiz sen kuvvetli bir kimsesin, Hacer-i Esved'i istilâm etmeye kalkarsan zayıf müslümana eziyyet verirsin. O halde Hacer-i Esved'i istilâm edeceğim diye insanları sıkıştırma. Fakat müsait bulursan onu istilâm et (Elini ve yüzünü sür). Eğer müsaid değilse Hacer-i Esved'e karşıdan istikbal et, tekbir getir ve kelime-i tevhid'i söyle."(110) Hanefi fûkahası; Hacer-i Esved'e elini ve yüzünü sürmenin (İstilâm etmenin) "sünnet", mü'mine eziyyet vermemenin ise "Vacip" olduğunu esas almıştır.(111) Hacer-i Esved'i istilâm ederken şu dua okunur:

"Bismillâhirrahmânirrahıym. HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986ümmağfirli zünûbi ve tahhirlî kalbî veşrahlî sadri ve yessirlî emri ve âfinî fimen âfeyte"

Manası: "Rahmân ve Rahim olan HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc)'nın adı ile!.. HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986'ım!.. Benim günahlarımı bağışla ve kalbimi temizle, yüreğime genişlik ver, işimi bana kolaylaştır ve kendilerine afiyet verdiğin kimseler gibi bana da afiyet ver". Muhıyt'te de böyledir.(112)

Bu duadan sonra, Haceri'l Esved'in sağından Kâbe'nin kapısını takip ederek tavafa başlar.(113) Zira Resûl-i Ekrem (sav)'in; Hacer-i Esved'i istilâm ettikten sonra, sağından Kâbe-i Muazzama'nın kapısını takiben yedi şavt tavaf buyurduğu bilinmektedir.(114) Bu sünnettir.

Tavafı "Hatim'in" arka tarafından yapar. Buna "Hicir" de denilmiştir.(115) Hz. Aişe (ra)'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te Resûl-i Ekrem (sav) "Hatim (Hicr) Beyt'tendir" buyurmuştur.(116) İlk üç şavt'ta "Remel" yapar. Önce "Şavt", sonra da "Remel" kavramları üzerinde duralım.

ŞAVT: "Tavaf esnasında Hacerü'l Esved'den başlayıp, Kâbe-i Muazzama'nın etrafını dolaşarak, tekrar Hacerü'l Esved'e gelmeye verilen isimdir. Kafi'de de böyledir."(117) Bütün alimlere göre tavaf'a "Hacerü'l Esved"den başlamak sünnettir. Tavafa bunun haricinde başlamak da caizdir. Ancak bu mekruh olur.

REMEL: Tavafın ilk üç şavtında erkeklerin kısa adımlarla, omuzlarını silkerek ve çalımlı bir şekilde yürümesine (koşar gibi) verilen isimdir. Remel'de Hacerü'l Esved'de başlar yine Hacerü'l Esved'de tamamlanır. İmam-ı Merginani "Remel" yapmanın sebebini izah ederken; "Bunun sebebi; müşrikler, müslümanların tavaf yapacakları esnada "Medine'nin sıtması bunları amma da zayıf düşürmüş" demeleri üzerine, onlara karşı şiddetli ve kuvvetli olduklarını göstermek içindi. Sonra Resûl-i Ekrem (sav)'in döneminde ve ondan sonra bu sebeb sona erdi, fakat hükmen bakî kaldı"(118) hükmünü beyan eder. Nitekim Sahebe-i Kiram'dan bir zat: "Biz neden bu remel'e devam ediyoruz. Vaktiyle müşriklere kuvvetli olduğumuzu göstermek için Remel yapıyorduk. Halbuki HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc) onları mahv-û perişan etmiştir?" diyor, bunun üzerine Hz. Ömer (ra): "Remel öyle birşeydir ki, onu Resûl-i Ekrem (sav) yapmıştır. Biz Resûlüllah Sallâllahü Aleyhi ve Sellem'in sünnetlerini terketmeyi sevmeyiz"(119) buyurmuştur. Tavaf yapan kimse; ilk üç şavt'ta remel yapar, diğer şavtlarda ise yavaş yavaş yürür. İnsanlar çok kalabalık olduğu zaman beklenilir ve yol bulunca Remel yapılır. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir.(120) Zira Remel'in bir bedeli yoktur. Bu sebeble bekler ki tavaf'ta sünnet vechi üzerine yerine getirilsin. İstilam'da ise durum böyle değildir. Çünkü istikbal etme (Ona karşı durub, selâmlama) bedel hükmündedir.(121) Yedi şavt tamamlanınca "Tavaf" bitmiş demektir. Tavaf'ı; Hacerü'l Esved'i istilâm ederek sona erdirmek gerekir.

Tavaftan sonra Makam-ı İbrahim'e gelip orada iki rek'at namaz kılar. Şayed mükellef Makam-ı İbrahim'de yer bulamazsa, Mescid-i Haram'ın mümkün olan bir yerinde namazını kılar. Feteva-ı Hindiyye'de "Bu iki rek'at tavaf namazı bize göre (Hanefi fûkahasına) vaciptir. Birinci rek'atta, Fatiha'dan sonra "Kâfirûn" sûresi, ikinci rek'atta ise Fatiha'dan sonra "İhlâs" sûresini okur. Bize göre kılınan herhangi bir farz namaz, bu iki rek'at tavaf namazı yerine geçmez. Zahidi'de de böyledir. Bu namazdan sonra Makam-ı İbrahim'in arkasında dua etmek müstehabtır. Kişi bu duasında dünya ve ahirette muhtaç olduğu hususları HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc)'dan taleb eder. Tebyin'de de böyledir. Tavaf namazı; nafile namaz kılmanın mübah olduğu her vakitte kılınabilir. Tahavi'de de böyledir. Tavafı tamamlayan mükellefin; Safa tepesine çıkmadan önce "Zemzem" kuyusuna inip, "Zemzem" suyu içmesi ve kalanını yere dökmesi ve şu şekilde dua etmesi gerekir.(122) Hükmü kayıtlıdır. Dua şudur;

"HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986ümme inni es'elüke rızkan vasian ve ilmen nafian ve şifaen min külli dâin"

Mânası: "HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986'ım!.. Senden geniş rızık, faydalı ilim ve her derde devâ vermeni istirham ediyorum." Yapılan bu ilk tavafa "Kudûm" denir, sünnettir.

Safa ile Merve arasında sa'y etmek isteyen kimse; Hacerü'l Esved'e döner ve istilâm eder. Şayet buna imkân bulamazsa; Hacerü'l Esved'e yüzünü dönerek tekbir ve tehlil getirir. Sonra doğruca Safa tepesine geçer. Resûl-i Ekrem (sav)'in "Benî Mahzûn" kapısından Safa'ya çıktığı bilinmektedir. Bu kapıya "Babü's Safa" adı verilmiştir. Buradan çıkmak sünnettir.(123) Esasen en yakın olan kapı da budur. Başka kapılardan çıkmak da mümkündür. Kapıdan çıkarken sol ayak atılır. Safa tepesine çıkmak gereklidir. Bundan murad; Safa tepesinden "Beytullah'ın" görülmesidir.(124) Zira mükellif; Safa tepesinden yüzünü "Beytullah'a" dönerek, ellerini kaldırır ve üç defa tekbir alır. Daha sonra Kelime-i Tevhid, salât-ü selâm ve duada bulunur. Sonra Safa tepesinden iner; batn-ı vadiye gelene kadar sükûnet içerisinde yavaş yavaş yürür. Yeşil direğe gelince koşmaya başlar ve ikinci yeşil direğe kadar koşar.(125) İkinci yeşil direği geçtikten sonra vakar içerisinde Merve tepesine kadar yürür. Merve tepesine gelince "Beytullah'a" karşı yüzünü çevirir; HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc)'ya hamd-ü sena, Resûl-i Ekrem (sav)'e salât-ü selâm, tekbir, tehlil ve duada bulunur. Safa ile Merve arasında yedi şavt gelir-gider!.. Sonuç olarak; Safa tepesinden Merve'ye dört gidiş ve merve'den safaya üç dönüş yapılmış olur. Sa'yi tavaftan sonra yapmak şarttır. Hatta bir kimse tavaftan önce sa'y etmiş bulunsa; bu sa'yi tavaftan sonra iade etme durumundadır.(126)

Kur'an-ı Kerim'de: "Şüphe yok ki "Safa" ile "Merve" HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986'ın şearindendir. İşte kim o beyti (Kâbe-i Muazzama'yı) hacc veya Umre (Kasdı) ile ziyaret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir beis yoktur. Kim gönlünden kopararak bir hayır işlerse, mükâfatını görür. Çünkü HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986 taatlerin ecrini veren, (Her şeyi de) Hakkı ile bilendir"(127) hükmü beyan buyurulmuştur. Bu Ayet-i Kerime'yi esas alan Hanefi fûkahası; "Safa" ile "Merve" arasında sa'y etmek vaciptir, rükün değildir" hükmünde ittifak etmiştir.(128) Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Sa'y'a nereden başlanacağı hususunda" kendisine yapılan bir müracaatı izah ederken: "HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3 367986û Teâla (cc)'nın kendisiyle başladığı ile (Safa tepesi) başlayınız"(129) hükmünü esas alan, Hanefi fûkahası, sa'y amelinin "Safa" tepesinden başlaması gerektiğine kail olmuştur. İmam-ı Şafii (rh.a) indinde; "Safa ile Merve" arasında sa'y, haccın rüknüdür.

Sa'yi tamamlayan mükellef; Mescid-i Haram'a girip iki rek'at namaz kılar.(130) Eğer hacca niyyet etmişse, ihramlı olarak Mekke'de Terviye gününe (Zilhicce'nin 8.nci günü) kadar kalır. Her fırsat buldukça Kâbe-i Muazzama'yı tavaf eder. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "Beyti tavaf namazdır. Namaz ise vazolunmuşların en hayırlısıdır"(131) buyurmuştur. (Ancak bu tavaflardan sonra Safa ile merve arasında sa'y etmez!) Kâbe-i Muazzama'yı tavaf eden mükellefin; her yedi şavt'tan sonra iki rek'at namaz kılması esastır. Çünkü Resûl-i Ekrem (sav): "Tavaf eden mükellef, her yedi şavt için iki rek'at namaz kılsın"(132) hükmünü beyan buyurmuştur. Hanefi fûkahasının indinde bu namaz vaciptir. İmam-ı Şafii (rh.a) ise "Sünnet" olduğunu esas almıştır.(133)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ3
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dinimiz İslam :: İslamiyet-
Buraya geçin: