Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ4

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SAKIL
binbaşı
binbaşı
SAKIL


Erkek
Mesaj Sayısı : 422
Kayıt tarihi : 15/05/08

Kişi sayfası
motor:
motorHACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ4 Empty
HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ4 Empty

HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ4 Empty
MesajKonu: HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ4   HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ4 Icon_minitimeC.tesi Mayıs 24, 2008 9:46 am

Terviye gününden bir gün önce imam bir hutbe okur!.. Bu hutbe'de insanlara Haccın Menasikini izâh eder. Hacc esnasında üç hutbe vardır. Bunlar:

1. Terviye gününden bir gün önceki hutbe,

2. Arefe günü Arafat'ta okunan hutbe,

3. Zilhicce'nin onbirinci (Bayram'ın ilk günü) Mina'da okunan hutbedir.

Bu hutbeler arasında oturulmaz. Ancak Arefe günü okunan hutbe iki hutbe olduğu için ikisinin arasında bir miktar oturulur. Bu hutbelerin hepsi zevalden (Yani öğle namazından) önce okunur. Yalnız Arefe günü hutbe zevalden sonra, fakat yine de öğle namazından az önce okunur. Tebyinde de öyledir.(134) Terviye günü sabah namazından ve güneşin doğmasından sonra hep birlikte Mina'ya gidilir. Efdal olan budur. Ancak güneş doğmadan önce gidilmiş olsa da caizdir. O gece Mina'da geçirildikten sonra; Arefe gününün sabah namazı edâ edilir. Daha sonra topluca Arafat'a doğru yola çıkılır. Mükellefin Mekke'de geceleyip, Arefe gününün sabah namazını orda kıldıktan sonra Arafat'a yönelmesi ve Mina'ya da uğraması, caizdir. Fakat böyle yapmak Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetini terk etmek olduğu için, güzel bulunmamıştır.

İmam-ı Merginani: "Tevriye gününde Mekke'de sabah namazını kıldığı zaman, Mina'ya hareket edilir. Arefe günü sabah namazını kılıncaya kadar orada ikamet edilir. Zira rivayet edildi ki; "Peygamber (sav) Tevriye gününde Mekke'de sabah namazını kıldı. Güneş doğduktan sonra Mina'ya hareket etti. Mina mevkiinde öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını edâ etti. Sabah Namazından sonra Arafat'a doğru yola çıktı." Şayed Arefe gecesi Mekke'de kalıp, sabah namazını orada edâ ettikten sonra Arafat'a doğru yola çıksa ve Mina'ya uğrasa kifayet eder. Zira Mina'da Arefe gününde, herhangi bir hacc menasikini edâ etmek sözkonusu değildir. Ancak Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetini terketmesi sebebiyle isaet (Hata) etmiş olur"(135) hükmünü beyan etmektedir.

Mina'dan topluca Arafat'a doğru hareket edilir. Bir mü'minin; Mina'dan güneş doğmadan önce tek başına Arafat'a doğru hareket etmesi, "Tekebbür" tehlikesi dikkate alınarak hoş bulunmamıştır. İmam-ı Muhammed (rh.a) "el Asl" isimli eserinde; "Arafat'a cemaat halinde inmek esastır. Zira tek başına inmekte tekebbür (Kibirlenme) tehlikesi vardır. Hal ise tevâzu ve ihlâsı gerektirir. Cemaat halinde dua ve ibadetin kabulü daha umulan bir husustur"(136) hükmünü beyan etmiştir. Arafat'ın her yeri vakfe için müsaittir. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "Arafat'ın her yeri vakfe için uygundur. Ancak Batn-ı Arene'den uzak durunuz. Müzdelife'nin her yerinde vakfe yapılabilir. Fakat muhassir vadisinden uzak durunuz"(137) hükmünü beyan buyurmuştur. Vakfe'de en faziletli mekân "Cebel-i Rahme" denilen kısımdır. Zevâlden sonra, hacc emiri veya imam hutbe'ye çıkar ve Müezzin de ezân okur. Tıpkı Cum'a Namazında olduğu gibi hacc emiri veya imam "Hutbe'yi" okur. Feteva-ı Hindiyye'de: "İmam bu hutbede insanlara Arafat ve Müzdelife vakfelerini, şeytan taşlamanın hükmünü ve mahiyetini, kurban kesmeyi, traş olmayı, ziyaret tavafını ve Bayram'ın ikinci gününe kadar hacc'da yapılması icabeden bütün amellerin nasıl edâ edileceğini izah eder. Gâyetü's Sürûci'de de böyledir. Sonra minberden iner, öğle namazının vaktinde, öğle ve ikindi namazlarını (Cem'i takdim) birlikte kıldırır. Bu namazlarda imam açıktan okumaz, gizli kıraat eder. Bu namazlar için, sadece bir ezân okunur ve kamet getirilir. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir. Bu iki namaz esnasında öğle namazının ilk sünnetinden başka, nafile bir namaz edâ edilemez. Bunların arasında nafile namaz kılınırsa mekrûh olur. Ayrıca böyle bir durumda ikindi ezanı tekrar okunur. Kafi'de de böyledir. Kezâ bu iki namaz arasında, yemek, içmek vb.. şeylerle meşgul olmak da mekruhtur. Siracû'l Vehhac'da da böyledir"(138) hükmü kayıtlıdır.

Bundan sonra hacc emiri veya imam; sünnet olan gusül abdestini alır ve Cebel-i Rahme'nin yakınında Kâbe-i Muazzama istikametine dönerek vakfe'ye durur.(139) Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Vakfelerin en hayırlısı, kendisiyle kıbleye istikbal edilenidir"(140) buyurduğu bilinmektedir. Arafat vakfesinin iki şartı vardır:

Birincisi: Vakfe'nin Arafat'ta yapılması,

İkincisi: Vakfe'nin belirli zamanda edâ edilmesidir.

Niyyet etmek Vakfe'nin şartlarından değildir. Ancak niyyet etmek ve kıble'ye karşı vakfede durmak efdaldir. Vakfe'yi güneşin battığı zamana kadar uzatmak vaciptir. Vakfe'nin sünnetleri ise şunlardır: Gusül abdesti almak, iki hutbe, öğle ve ikindi namazlarını cemetmek, bu namazlardan sonra vakfe yapma hususunda acele etmek, oruçlu olmamak, devamlı abdestli olmak, imama yakın bulunmak ve onun arkasında olmak, vakfe'ye kalben hazır olmak ve dünyevi kaygılardan, endişelerden ve dünyevi işlerden zihnen sıyrılmak, vakfe esnasında dua ile meşgul olmak ve kafirlerin gelip-geçeceği yollarda vakfe yapmamak!.. Ayrıca Resûl-i Ekrem (sav)'in vakfe yaptığı siyah ve büyük kayanın yanında vakfe yapmak!.. Eğer oraya yaklaşmak güç ise, imkân nisbetinde yakın olmaya çalışmak. Bahru'r Raik'te de böyledir.(141)

Vakfe sırasında dua etmek esastır. İmam-ı Merginani: "Bu hususu izah" ederken şunları kaydediyor: "Zira Resûl-i Ekrem (sav)'in vakfe esnasında dua ettiği rivayet edilmiştir ve denilmiştir ki: "Peygamber (sav) yemek isteyen miskin gibi ellerini uzatarak arefe gününde dua ederdi". Mükellef dileği gibi duada bulunur. Her ne kadar bazı dualar hususunda eserler varid olmuşsa da!.."(142) Feteva-ı Hindiyye'de: "Alimlerimiz vakfeye mahsus muayyen bir dua rivayet etmemişlerdir. Çünkü insanlar burada gönüllerinden geçtiği gibi dua ederler. Bedai'de de böyledir. Ancak Arafat'ta ekseri insanların yaptıkları dua şudur"(143) denilmektedir.

Manası: Allahû Teâla (cc)'dan başka ilâh yoktur, bütün putları ve tağutları reddederim. Allahû Teâla (cc)'nın ortağı yoktur, hüküm koyma hakkı (mülk) O'na aittir. Hamd da yalnız O'na mahsustur. Hayat veren de öldüren de O'dur!.. Allahû Teâla (cc) mutlak hayat sahibidir, kat'iyyen ölmez. Hayır O'nun kudret elindedir ve Allah herşeye hakkı ile kadirdir. Ancak Allahû Teâla (cc)'ya kulluk ederiz ve Allahû Teâla (cc)'dan başka Rabb (Terbiye edici, hüküm koyucu) tanımayız!.. Allah'ım!.. Kalbime nûr ver, kulağıma nûr ver, gözüme nûr ver. Allah'ım! Kalbimi genişlet ve benim işimi kolaylaştır. Allah'ım!.. Bu yer, cehennem ateşinden sana sığınmanın ve ondan korunmak isteyenin makamıdır. Affınla beni cehennem ateşinden koru ve rahmetinle beni cennetine koy!.. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi. Beni İslâm'a kavuşturduğun gibi, onu benden sıyırıp alma ve beni ruhumu alıncaya kadar İslâm üzere bulundur. Allah'ım ben İslâm üzereyim."

Güneş battığı zaman Ulû'lemr (Hacc emiri) ve cemaat; sükûnet ve vakarla Müzdelife'ye hareket ederler.(144) Müzdelife'ye giderken yavaş yavaş yürümek efdaldir. Feteva-ı Hindiyye'de: "Hacıların Müzdelife'ye Hacc emirile birlikte dönmeleri ve onun önüne geçmemeleri uygun olur. Ancak Hacc emiri, güneş battıktan sonraya kalırsa, Müzdelife'ye vaktinde girebilmek için cemaat ondan önce gider. El İhtiyar Şerhü'l Muhtar'da da böylerdir"(145) hükmü kayıtlıdır. Müzdelife'ye doğru harekete geçen mükellef; tekbir, kelime-i Tevhid ve devamlı olarak Telbiye getirir. Allahû Teâla (cc)'ya hamdü senâ'da bulunur ve bol bol istiğfar eder.

Müzdelife'de yatsı namazının vakti girince; Müezzin ezân okur ve bunun arkasından kamet getirir. Hz. Cabir (ra)'den rivayet edilen hadis'te; "Peygamber (sav) akşam ve yatsı namazını bir tek ezân ve ikametle cem etti"(146) buyurulmuştur. Dolayısıyla Ulûlemr veya Hacc emiri ile birlikte; cemaat önce akşam namazını, daha sonra da yatsı namazını arka arkaya kılarlar. Bu iki namaz arasında kat'iyyen nafile namaz kılınmaz. Feteva-ı Hindiyye'de: "Müzdelife'de akşam ve yatsı namazını, cem'i tehirle tek başına kılmak caizdir. Bu Arafat'taki cem'i takdimin hilâfınadır. Ancak efdal olan, cemaat olarak imamla birlikte kılmaktır. İzah'ta da böyledir. İmam Mahbubi: "Müzdelife'deki Cem'de; hutbe, Ulû'lemr, cemaat ve ihram şart kılınmıştır" demiştir. Kifâye'de de böyledir. Yatsı namazı kılındıktan sonra Müzdelife'de gecelenir. Muhıyt'te de böyledir"(147) hükmü kayıtlıdır.

Müzdelife'de gecenin bir kısmını dua ve zikirle geçirmek müstehabtır. Mükellef; şeytan taşlamada kullanmak üzere nohut büyüklüğünde 70-80 adet taş toplar ve güzelce yıkar!.. Abdullah İbn-i Mes'ûd (ra)'dan rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem (sav) Müzdelife'de sabah namazını gecenin son karanlığında edâ etmiştir."(148) Dolayısıyla "Ferc-i Sadık" beklenmez, tıpkı Arafat'ta ikindinin öne alındığı gibi, erken kılınması caiz olur.(149) İmam veya hacc emiri, sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra vakfe yapar. Feteva-ı Hindiyye'de: "Vakfe esnasında cemaat imamın ardında ve dilediği yerde durur. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir. Müzdelife'de "Kuzeh" dağının başında ve imamın arkasında vakfe yapmak daha efdaldir. Tahavi Şerhinde de böyledir. Vakfe esnasında Allahû Teâla (cc)'ya hamd-ü senâ'da bulunulur, tehlil, tekbir, telbiye ve Resûl-i Ekrem (sav)'e salâtü selâm getirilir. Zâd'da da böyledir. Muhassir vadisinin dışında, Müzdelife'nin her yerinde vakfe yapılabilir. Feteva-ı Kadıhan'da da böyledir. Muhassir vadisi (Batn-ı Muhassir) denilen mevkie gelen mükellef, eğer yaya yürüyorsa süratini artırır, binekli ise hayvanını harekete geçirir ve bir ok atımı kadar böyle yapar. Kirmani böyle söylemiştir. Hidaye Şerhi'nde de böyledir"(150) hükmü kayıtlıdır. Müzdelife'de vakfe'nin vakti; fecrin tulûundan, ortalığın iyice ağarmasına kadardır. Güneş doğunca, Müzdelife vakfesinin vakti tamam olur. Fecrin doğmasından önce; hiçbir mazereti yokken müzdelife'yi terkeden kimsenin bir kurban kesmesi gerekir.

Hava iyice aydınlandıktan sonra ve güneş doğmadan az önce imam cemaatle birlikte Müzdelife'den Mina istikametine hareket eder.(151) Müzdelife'den yola çıkmanın son haddi güneşin doğmasına iki rek'at namaz kılabilecek kadar bir müddetin kalmış olduğu andır. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir.(152) Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Şüphesiz ki bugünkü ibadetimizin (Menasikimizin) birincisi, taş atmamız, sonra kurban kesmemiz, sonra da traş olmamızdır"(153) buyurduğu bilinmektedir. Mina'ya varan mükellef; Akabe Cemresinin bulunduğu yere gelir ve bu cemreye yedi adet nohut büyüklüğünde (Müzdelife'den topladığı) taş atar. Her taşı atarken "Tekbir" alır. Tesbih ve tehlil getirmek de caizdir.(154) Telbiye, ilk taşın atılması ile birlikte kesilir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'in Akabe Cemresine attığı ilk taş ile birlikte telbiye'yi kestiğini; Hz. Cabir (ra), rivayet buyurmuştur.(155) Mükellef; Akabe cemresine taş atarken şu duayı okur:(156)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ4
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dinimiz İslam :: İslamiyet-
Buraya geçin: