Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ5

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SAKIL
binbaşı
binbaşı
SAKIL


Erkek
Mesaj Sayısı : 422
Kayıt tarihi : 15/05/08

Kişi sayfası
motor:
motorHACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ5 Empty
HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ5 Empty

HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ5 Empty
MesajKonu: HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ5   HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ5 Icon_minitimeC.tesi Mayıs 24, 2008 9:47 am

"Bismillâhi vallâhû Ekber!.. Rağmenliş'şeytâni vehizbihî Allâhümmec'al haccî mebrûren ve sa'yî meşkûren ve zenbî mağrûren"

Mânası: "Allahû Teâla (cc)'nın adı ile başlarım. Yemin ederim ki, Allah (cc) en büyüktür!.. Şeytan ve Şeytan'ın partisine (Düzenine) hakaret olsun ve Şeytani güçler kahrolsunlar diye bu taşları atıyorum.(157) Allahım!.. Haccımı kabul buyur, say-ü gayretimi şükre lâyık eyle ve günahlarımı bağışla."

Şeytan taşlarken, mü'minlerin birbirlerine eziyyet vermemeye gayret etmeleri esastır. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav): "Birbirinize eziyyet vermeden ufak taşları atmanızı lüzûmlu görürüm"(158) buyurduğu bilinmektedir. Akabe cemresine yedi taş atıldıktan sonra kurban kesme gündeme girer. Yalnız hacca niyet etmiş olan kimselere (Müfrid'e, İfrat haccı yapan kimseye) kurban kesmek vacip değildir. Bunlar kurban kesmek istemiyorlarsa, başlarını tıraş ederler. Temettü ve Kıran haccını yapan kimselere kurban kesmek vaciptir.(159) Bunlar kurbanlarını kestikleri an, saçlarını tıraş ederler. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Saçlarını tıraş edenlere Allah rahmet etsin"(160) duasında bulunduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası "Resûl-i Ekrem (sav)'e iktida noktasından saçın tamamını tıraş etmek efdaldir"(161) hükmünde ittifak etmiştir. Ancak bir özürü mevcutsa kısaltmakla yetinir. Feteva-ı Hindiyye'de: "İhramdan çıkmak için, makina ile tıraş olmak caizdir. Siracü'l Vehhac'ta da böyledir. Tıraş olma esnasında berberin (Tıraş eden kimsenin), sağdan başlaması ve tıraş olan kimsenin başının sol yarısını önce tıraş etmesi sünnettir. Fethû'l Kadir'de de böyledir. Tıraş olduktan sonra saçı defnetmek müstehaptır. Aynı şekilde tıraş olurken dua etmek ve tekbir getirmek de müstehabtır. Tıraş olduktan sonra saçın atılmasında da bir beis yoktur. Ancak helâya veya yıkanılan yere atmak mekruh olur. Bahru'r Raik'te de böyledir". İhramdan çıkınca, tırnakları kesmek bıyığı kısaltmak, tıraştan sonra etek tıraşı yapmak da müstehaptır. Gayetü'l Sürûci ve Şerhu'l Hidaye'de de böyledir. Tıraş olan kimse, sakalından birşey almaz; alırsa birşey de lâzım gelmez. Tebyin'de de böyledir"(162) hükmü kayıtlıdır. Resûl-i Ekrem (sav)'in; Akabe cemresini taşlayıp, kurbanını kesen ve tıraşını olan mükellefle ilgili olarak: "Onun için herşey helâldır, ancak kadınlar (cinsi münasebet) değil"(163) Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası "İhram sebebiyle haram olan şeyler, kadınlarla cinsi münasebet ve cinsi münasebetin davetçisi hükmünde olan öpme, kucaklama vs. hariç, helâl olur"(164) hükmünde ittifak etmiştir.

Akabe Cemresini taşlayan, kurbanını kesen ve tıraşını olan mükellef; mümkün olursa aynı günde ziyaret tavafını yapar. Bu tavaf farzdır.(165) Aynı gün mümkün olmazsa; bayramın ikinci ve üçüncü gününde eda eder. Daha fazla tehir etmez. Feteva-ı Hindiyye'de: "Tıraş olan kimseye bu tıraşı ile, kadınla cinsi münasebet hariç diğerleri helâl olmuştu. Ziyaret tavafının ilk dört şavtını yaptığı zaman, kadınla cinsi münasebet kendisine helâl olur. Çünkü tavafın bu ilk dört şavtı rükündür. Kalan üç şavtı ise vaciptir. Bir kimse (Akabe cemresini taşlayıp, kurban kesip, tıraş olduktan sonra) tavaf etmedikçe, aradan uzun yıllar geçse bile, kendisine kadınla münasebet helâl olmaz. Bu hususta icma vardır"(166) hükmü kayıtlıdır. Hacc-ı İfrad'a niyetli olan mükellef; daha önce kudûm tavafından sonra Safa ve Merve arasında sa'yını edâ etmişse, bu farz olan tavaftan sonra sa'y etmez. Kıran ve Temettü haccına niyetli olanlar ise ziyaret tavafından sonra sa'y ederler. Daha sonra yeniden "Mina'ya dönülür ve orada gecelenir. Bunun sünnet olduğu bilinmektedir.(167)

Hacc ibadetini edâ eden mükellef; bayramın ikinci günü, güneş zeval noktasına vardıktan sonra üç cemre'yi de taşlar. Taş atmaya "Hayf Mescidi'nin" yakınında olan cemreden (Küçük şeytan) başlar ve ona yedi taş atar. Her taşı atarken "Allahû Ekber" der!.. Daha sonra onu takip eden Cemre'ye -ki buna "Cemretü'l Vusta" (Orta Şeytan) denir- yedi taş atar. Sonra Akabe Cemresi'ne gelir ve ona da yedi taş atar. Küçük ve orta cemrelerin yanında bir miktar durması icabeder, ancak son cemrenin yanında durması gerekmez. Kafi'de de böyledir.(168) Bayramın üçüncü gününde de; tıpkı ikinci gününde olduğu gibi, zeval vaktinden sonra cemreleri taşlar. Bundan sonra eğer Mina'dan ayrılmak isterse, dördüncü günün taşları sakıt olur.(169) Ancak Mina'da kalırsa, bütün cemrelere yedişer taş daha atar ki; toplam yetmiş taş olur!..

Mekke'nin dışından gelen mükellef'ler; ayrılmak istedikleri zaman "Veda" tavafını yapmak durumundadırlar. Essah olan kavle göre "Veda" tavafını yapmak hacc ibadetini edâ edenler için vaciptir. Umre yapanlar için ise gerekli değildir. Ayrıca veda tavafı hayızlı ve nifaslı olanlara haccı zayi etmiş bulunanlara da vacip değildir. Serahsi'nin Muhıyt'inde de böyledir.(170)

Vedâ tavafı yedi şavt olarak edâ edildikten sonra; Makam-ı İbrahim'e veya Mescid-i Haram'ın müsait bir yerine geçilerek "Tavaf" namazı iki rek'at olarak kılınır. Daha sonra "Zemzem" suyundan içmek üzere kuyuya inilir ve kıbleye karşı dönülerek ayakta içilir!... Bu sırada mükellef içinden geldiği gibi dua eder.

Kâbe-i Muazzama'nın kapısı ile Hacerü'l Esved arasında kalan "Mültezem" denilen yerde, sağ el kapıya doğru uzatılarak Allahû Teâla (cc)'dan rahmet dilenir ve göz yaşı dökülür. Yeryüzü müstekbirlerine ve tağutlara karşı, mü'minlerin muzaffer olması için dua edilir. Cihad gayreti ve şehadet mertebesinin üstünlüğü dikkate alınarak, "Şehid" olma arzusu beyan edilir. Bir müddet tekbir, Kelime-i Tevhid ve Resûl-i Ekrem (sav)'e salât-ü selam getirildikten sonra, Hacerü'l Esved istilâm edilir. Daha sonra yüzü Kâbe-i Muazzama'dan ayırmadan, huşû ve ihlâs içerisinde Mescid'den çıkılır.

KADINLARIN HACC İŞLERİ: Hacc ibadetini edâ hususunda, kadın ile erkek arasında herhangi bir fark yoktur. Yalnız şu hususlarda farklılık sözkonusudur.

1. Kadınlar, erkekler gibi başlarını açamazlar. Yalnız yüzlerini açık bulundururlar. (Peçe kullanmazlar)

2. Telbiye getirirken seslerini, ancak kendileri işitecek kadar yükseltirler.

3. Safa ile Merve arasında "Sa'y" ederken, yeşil işaretler arasında koşmazlar ve "Tavaf" esnasında Remel yapmazlar.

4. Saçlarını dibinden tıraş etmezler, ancak uçlarından biraz keserler.

5. Kalabalık ve sıkışık durumlarda, Hacerü'l Esved'i istilâm etmezler.

6. Safa ve Merve tepelerine çıkmazlar.

7. Kendilerine ait her çeşit dikişli elbise ve ayakkabı giyerler. Hayız ve nifaz hallerinde, temizlik için yıkanırlar ve tavaftan başka bütün vazifelerini yaparlar. Hayız ve Nifas sebebiyle farz olan ziyaret tavafını yapamayanlar, temizlendikten sonra bu farzı edâ ederler. Erkekliği ve dişiliği meşkuk olan "Hünsa-i Müşkil" durumunda olan kimseler, kadınlar hükmüne tabidir. Yani hacc ibadetini, kadınlar gibi edâ ederler.(171)

İhramlı olan bir kimse, Mekke-i Mükerreme'ye uğramadan, Arafat'taki "Vakfe"ye yetişirse, hacc ibadetine kavuşmuş demektir.(172) Zira Resûl-i Ekrem (sav)'in: Hacc Arafa'dır. Kim Arafa'ya kavuşursa, hacca kavuşmuş demektir. Kim de Arafa'yı fevt ederse (Kaçırırsa) haccı kaçırmış demektir"(173) buyurduğu bilinmektedir. Arafe gününün zevalinden itibaren, Kurban bayramı gününün fecri doğuncaya kadar, Arafat'ta bir müddet vakfe'ye yetişen kimse farzı edâ etmiş olur.(174)

HACC-I KIRAN

Önce kelime üzerinde duralım. Molla Hüsrev: "Kıran lûgat'ta iki şeyin mutlak bir sûrette bir araya gelmesidir. Fûkahanın örfünde ise "İhlâl" manasınadır. İhlâl; hac ile umreyi beraber yapmak için tekbir ile sesi yükseltmektir"(175) hükmünü beyan ediyor. Dürri'l Muhtar'da: "Kıran lûgat'ta iki şeyi bir araya getirmektir. Şer'an ise; hacc ve umre için birlikte ihlâl yapmak, yani yüksek sesle telbiye getirmektir. Bu hakikaten olduğu gibi hükmen de olur"(176) denilmektedir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Ey Âl-i Muhammed!.. Hac ve umre için birlikte telbiye getirin"(177) Hadis-i Şerifini esas alan Hanefi fûkahası; "Hacc-ı Kıran, Hacc-ı Temettü ve Hacc-ı ifrad'dan efdaldir. Hacc-ı Kıran'ın sıfatı; mikat'ta umreye ve hacca birlikte niyyet etmektir"(178) hükmünde ittifak etmiştir.

İmam-ı Merginani: "Hacc-ı Kıran'ın sıfatı; umreye ve hacca birlikte niyyet ederek telbiye getirmek ve namazın peşinden;

"Allahümme inni ürîdül hacc vel umrete feyessirhümâ lî ve takabbelhümâ ninnî"

"Allah'ım!.. Ben hacc ve umre yapmak arzusundayım. Bu ikisini bana müyesser kıl ve bu ikisini benden kabul buyur"demesidir. Zira kıran; hac ile umrenin arasını birleştirmektir"(179) hükmünü beyan etmektedir. Hacc-ı Kıran'a niyet eden mükellef; Mekke-i Mükerreme'ye girince umre için Kâbe'yi tavaf eder, tavaf namazını kılar ve zemzem suyunu içer!.. Daha sonra Safa ile Merve arasında sa'yi edâ eder. Artık ihramdan çıkmaz. Daha sonra "Kudûm" tavafını ve sa'yini yapar. Devamlı olarak ihram içerisinde kalmak ve ihram sebebiyle haram olan hususlara riayet etmek durumundadır. Terviye günü; hacc-ı ifrad'a niyyet eden mükellefin yaptığı gibi, Mina'ya ve oradan da Arafat'a çıkıp, vakfeyi edâ eder. Daha sonra Müzdelife'ye dönerek orada da vakfesini yapar. Bayramın birinci günü; Akabe Cemresini taşladıktan sonra Allahû Teâla (cc)'ya şükran olmak üzere, kurban keser. Buna "Dem-i Kıran" denir.(180) Ancak kurban bulamaz veya kesmeye gücü yetmezse; sonu Arafe'ye raslamak üzere hacc'da üç gün oruç tutun. Bu üç günlük orucu kurban bayramına kadar tutmayıp geçirmesi halinde, kurban kesmekten başka çaresi yoktur. Sonra memleketine varınca yedi gün daha oruç tutmak zorundadır. Dolayısıyla oruç sayısı on güne çıkar. Hacc-ı kırân'ı edâ eden mükellefe "Karin" denilir; "Karin"; hacc ve umre arasında tıraş olamaz.(181) Ancak Bayram'ın birinci günü Akabe cemresini taşlayıp, kurbanını kestikten sonra tıraş olabilir.

İbn-i Abidin; Hacc-ı İfrad, Hacc-ı Kıran ve Hacc-ı Temettû arasındaki faziletleri izah ederken: "Allâme Abdurrahman İmadi Menasik'inde temettûu tercih etmiştir. Çünkü o ifrad'dan daha faziletli, kırân'dan daha kolaydır. Çünkü kırân yapan, her iki hacc ibadetini edâ ederken meşakkatlara katlanır, kusur işlerse iki ceza kurbanı lâzım gelir. Bizim gibiler için temettûu daha münasiptir. Çünkü hacc ihramını, kötü sözler söylemek vesaire gibi şeylerden korunmak için imkân verir. Bu suretle: "Kendisinde fuhşiyat konuşmak, sapıklık yapmak ve kavga etmek bulunmayan hacc" diye tefsir edilen hacc-ı mebruru yapması ümit edilir. Çünkü kırân ve ifrad haccını yapanlar; on günden fazla ihramlı kalırlar. İnsan bu müddet zarfında bu yasaklardan bilhassa hizmetçilerle, şoförlerle kavgadan pek az hali kalır. Temettûu yapan ise; ancak terviye günü harem'den hacc için ihrama girer. Böylece o iki günde hacc yasaklarından korunmak imkânı bulur. Haccı da inşaallah kederden salim kalır. Üstâdlarımızın üstâdı Şihab Ahmed El Menni, Menasik'inde "Bu nefis bir sözdür" demiştir. "Bundan, haddi zatında kırân temettû'dan efdaldir. Lâkin bazen kıran yapanın başına öyle işler gelir ki,tercih ettirir.Mesela,kıran yaparak yasak fiillerden kurtulmamakla temettûu yaparak onlardan kurtulmak arasında deveran ederse, evlâ olan temettû yapmaktır. Ta ki haccı salîm kalsın ve mebrur olsun. Çünkü o ömürde bir defa yapılır" demek istemiştir"(182) hükmünü beyan eder.

HACC-I TEMETTÛ

Temettû; "Meta" veya "Müta"dan alınma bir kelime olup, faydalanmak manasına gelir. İslâmi ıstılâhta; umreyi veya onun ekseri şavtlarını hacc ayları içerisinde edâ etmektir. Şavtların az kısmını, meselâ Ramazan ayından yapar da sonra kalanını şevval ayında tavaf ederse, o sene haccettiği takdirde temettû haccı yapmış olur. Sonuç olarak; "Hacc aylarında (ve aynı yıl içerisinde) iki ihramla umre ve haccı edâ etmeye "Hacc-ı Temettû" denir."

Hacc-ı Temettû'nun sıfatı; mikat'ta "Umre" niyetiyle ihrama girmektir. Mükellef gusül abdestini (veya abdestini) alır, iki rek'at namaz kıldıktan sonra kalbi ile niyyet eder ve diliyle şunları söyler;

"Allahümme innî uriydü'l umrete feyessirhu li ve tekebbelhû minni"

Mânası: "Allah'ım!.. Ben umre yapmak istiyorum. Onu (Umre'yi) bana kolaylaştır ve onu benden kabul buyur."

Daha sonra Mekke-i Mükerreme'ye girerek umre için tavaf eder, sa'y amelini edâ eder, sonra tıraş olur veya saçlarını kısaltarak umre ihramından çıkar.(183) Tavaf için Hacerü'l Esved'i selâmladığı an "Telbiye'yi" keser.(184) Umre 'yi edâ ettikten sonra; Mekke'de ihramsız olarak ikamete başlar. Sürekli olarak Mekke'de oturması da şart değildir. Civarında bulunan beldeleri gezmesinde bir mahzur yoktur.

Tevriye günü; Mescid-i Haram'da hacc için ihrama girer.(185) Feteva-ı Hindiyye'de: "Buradaki şart; harem dahilinde ihrama girmektir, yoksa Mescid-i Haram'da girmek şart değildir. Hidaye'de de böyledir. Tevriye gününden önce de, ihrama girmekte ne kadar acele edilirse, o kadar güzel olur. Cevheretü'n Neyyirde'de de böyledir. Mütemetti (Hacc-ı Temettû'ya niyyet eden mükellef); Müfrid'in (Hacc-ı İfrad'a niyyet eden kimsenin) haccı gibi edâ eder.(186) Ancak mütemetti, kudûm tavafı yapmaz. Remel'i ziyaret tavafında yapar, tavaftan sonra sa'y eder. Şayed bu mütemetti; hacc için ihrama girdiği zaman kudûm tavafı yapsa ve sa'yi edâ etse, ziyaret tavafında remel yapmaz. Kudûm tavafında remel yapması ve yapmaması müsavidir. Bu kimse ziyaret tavafından sonra sa'yi de edâ etmez. Fethul Kadir'de de böyledir. Allahû Teâla (cc) kendisine umre ve hacc ibadetlerini edâ etme nimetini ihsan buyuduğu için; mütemetti'nin şükür kurbanı kesmesi vaciptir. Feteva-ı Kadıhan'da da böyledir. Mütemetti kurban kesinceye kadar tıraş olmaz"(187) hükmü kayıtlıdır. Kurbanlık bulamadığı takdirde, hacc'dan önce üç ve memleketinde döndükten sonra yedi gün olmak üzere on gün oruç tutar. Mekke halkı için Hacc-ı Temettû ve Haccı Kıran yoktur. Onlar için sadece ve sadece "Hacc-ı İfrad" söz konusudur.(188)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HACC'IN TARİFİ VE ÖNEMİ5
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dinimiz İslam :: İslamiyet-
Buraya geçin: