Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Forum Sayfamıza Hoş Geldiniz... İnşallah Güzel Dakikalar Geçirirsiniz..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 NAMAZ VAKİTLERİNİN TESPİTİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SAKIL
binbaşı
binbaşı
SAKIL


Erkek
Mesaj Sayısı : 422
Kayıt tarihi : 15/05/08

Kişi sayfası
motor:
motorNAMAZ VAKİTLERİNİN TESPİTİ Empty
NAMAZ VAKİTLERİNİN TESPİTİ Empty

NAMAZ VAKİTLERİNİN TESPİTİ Empty
MesajKonu: NAMAZ VAKİTLERİNİN TESPİTİ   NAMAZ VAKİTLERİNİN TESPİTİ Icon_minitimeSalı Haz. 03, 2008 1:18 pm

Namaz Vakitlerinin Oluşmadığı Bölgeler ile Yatsı Namazı Vaktinin Geç Oluştuğu Bölgelerde Namaz Vakitlerinin Tespiti



Din İşleri Yüksek Kurulu, 15/06/2006 tarihinde Dr. Muzaffer ŞAHİN'in başkanlığında toplanarak, namaz vakitlerinin oluşmadığı bölgeler ile yatsı namazı vaktinin geç oluştuğu bölgelerde namaz vakitlerinin tespiti konusunu görüşmüş ve yapılan müzakerelerden sonra aşağıdaki sonuca ulaşılmıştır:

Namaz Vakitleri

İslâm'ın beş temel esasından biri olan namaz, günün belli zaman dilimleri içerisinde yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Vakit namazın şartlarından biri ve farz olmasının sebebidir. Yüce NAMAZ VAKİTLERİNİN TESPİTİ 367986, "Şüphesiz namaz vakitli olarak farz kılındı" buyurmaktadır (Nisa 4/103). Bu nedenle, namazların vakitlerinden önce kılınması caiz olmadığı gibi, vaktinden sonraya bırakılması da caiz değildir.

Namaz vakitleri Kur'an-ı Kerim'de mücmel olarak işaret edilmiş (Bakara 2/238; Nisâ 4/103, Hûd 114, İsrâ 78, Rûm 17-18, Nûr 36, Kâf 39-40, Dehr 25); bu vakitlerin gösterilmesi, namazın kılınış şekli, hac ve zekatta olduğu gibi sünnete bırakılmıştır. Namazların vakitleri Cebrâîl vasıtasıyla Hz. Peygamber'e öğretilmiştir; Cebrâil (a.s) gelerek namazı bir defa ilk vakitlerinde, bir defa da son vakitlerinde kıldırarak namazın vakitlerini göstermiş ve "işte bu iki vakit arasında geçen süreler, namazların vakitleridir" demiştir (Tirmizî, Salât, 1; Ebû Dâvûd, Salât, 2; Nesâî, Mevâkît, 10; Müslim, Mesâcid ve Mevâdiu's-Salât, 31). Hz. Peygamber de ashabına bu vakitleri fiilî ve sözlü olarak bildirilmiştir (Tirmizî, Salât, 1; Ebû Dâvûd, Salât, 2; Nesâî, Mevâkît, 10; Müslim, Mesâcid ve Mevâdiu's-Salât, 31). Bir hadiste "Her namazın vaktinin başlangıcı ve sonu vardır; öğle namazının ilk vakti güneşin batıya meylettiği zamandır, sonu ise ikindi vaktinin girmesidir. İkindinin ilk vakti, (eşyanın gölgesinin kendi misli olup) vaktinin girdiği andır, sonu ise, güneşin sarardığı zamandır. Akşamın ilk vakti güneşin battığı zamandır, sonu da, şafağın kaybolmasıdır. Yatsının ilk vakti şafağın kaybolduğu andır, sonu ise gece yarısıdır. Sabah namazının ilk vakti, fecrin zuhuru, sonu ise güneşin doğmasıdır." buyurmuştur (Tirmizi, Salât, 114; Beyhakî, Sünen-i Kübrâ, I/375-376). Asr-ı saadetten günümüze kadar da namazlar 5 vakit olarak kabul edilmiş ve küçük farklılıklar dışında Hz. Peygamber'in gösterdiği vakitlerde kılınagelmiştir.

Problem

Namaz vakitlerinin belirlenmesinde, dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklanan güneşin doğması, batması, gölgenin boyu, şafağın belirmesi kaybolması gibi özel durumlar esas alınmıştır. Bu durumlar ile aralarındaki süreler sabit olmayıp, mevsimlere ve bulunulan yere göre değişmektedir.



Ekvatordan kutuplara doğru ilerlendikçe, yaz aylarında güneşin batmasıyla doğması arasındaki süre kısalmakta; buna ters orantılı olarak da, şafak ve fecir süreleri uzamaktadır. Ekvatordan uzaklaştıkça giderek şafakla fecir çakışmakta, henüz batı ufkunda şafak kaybolmadan, doğu ufkunda fecir zuhur etmektedir. Meselâ 21 Mart'ta ekvator üzerinde güneşin batışından 1 saat 6 dakika, Mekke'de 1 saat 12 dakika, Ankara'da 1 saat 19 dakika sonra şafak kaybolurken, Paris'te 1 saat 45 dakika, Brüksel'de 1 saat 50 dakika, Londra'da 1 saat 51 dakika sonra şafak kaybolmaktadır. Daha kuzeyde ise şafakla fecir çakışmakta, yani batı ufkunda şafak kaybolmadan, doğu ufkunda fecir zuhur etmekte, böylece yatsı vakti hiç gerçekleşmemektedir. Bazı bölgelerde yaz aylarında şafağın kaybolmasından çok kısa bir süre sonra fecir belirdiğinden, Ramazan ayı bu mevsime rastladığında teravih kılma imkanı bulunmamaktadır.

İslâm bilginleri namaz vakitlerinin oluşmadığı yerler hakkında görüş beyan etmiş olmakla birlikte, yatsı vakti çok geç oluşup teravih namazı ve imsak konusunda sıkıntıya düşülen yerler hakkında her hangi bir açıklamada bulunmamışlardır.

Söz konusu problemin çözümü amacıyla 1980 yılında Brüksel'de 18 ülkeden temsilcinin katılımıyla I. Avrupa İslâm Semineri düzenlenmiştir. Ancak problemin çözümüne yönelik yapılan bu çalışmada alınan kararlar da dinî ve sosyal bazı sıkıntıların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Brüksel toplantısında yatsı vaktinin takdirle belirlenmesine geçiş için başlangıç noktası olarak 45º enlem alınmıştır. Halbuki namaz vakitleri 49º enleme kadar astronomik belirtilere göre tahakkuk etmektedir. Bu durum, takvimlerimizde yatsı namazı vaktinin, mevsimlere göre bazı bölgelerde hakiki vaktinden 17 ? 74 dakika daha önce gösterilmesine yol açmaktadır. Ayrıca vakitlerin takdirinde, herhangi bir dayanağı bulunmaksızın Mekke'ye göre takdir yapılmıştır.

Gündüz veya Gecenin Oluşmadığı Bölgeler

Vakit, namazın şartı ve sebebi olduğundan, namaz vakitlerinden biri veya ikisi oluşmayan bölgelerde bu namazların farz olmadığını ileri sürenler olmuştur. Ancak İslâm bilginlerinin çoğunluğu, `vakit, namazın şartı ve sebebi olmakla birlikte, namazın asıl sebebinin ilâhî hitap' olduğunu söylemişlerdir. İlâhî hitabın gereği bütün Müslümanlar, günde (24 saatte) 5 vakit namazı kılmakla mükelleftirler. Dünyada, bazı bölgelerde bazı vakitler tam olarak oluşmasa da, kutuplara yakın bölgelerde günlerce, hatta aylarca güneş doğmasa veya batmasa da bir gün 24 saattir ve tarih değişimi de buna göre olmaktadır. Bu sebeple, bir bölgede herhangi bir namazın vakti gerçekleşmiyorsa veya tam olarak belirlenemiyorsa, takdir yapılarak namazlar kılınır. Deccal hadisi olarak bilinen hadiste Hz. Peygamber, "Deccal yeryüzünde 40 gün kalacaktır. Bu kırk günün bir günü bir yıl gibi, bir günü bir ay gibi, bir günü bir hafta gibi, diğer günleri ise normal günleriniz gibi olacaktır." deyince ashab, uzun günlerde bir günlük namazın yeterli olup olmadığını sormuşlar, bunun üzerine Hz. Peygamber "Hayır bir günlük namaz yeterli değildir; namaz vakitlerini takdir edersiniz." buyurmuştur (Müslim, Kitabu'l-Fiten ve Eşrâtu's-Sâat, 20). Bu hadis, vakitlerin oluşmamasının namazı düşürmeyeceğini ve vakit oluşmayan bölge ve zamanlarda vakitlerin takdir edilerek namazın kılınması gerektiğini açıkça göstermektedir.



Kuzey ve güney 49º enleminden itibaren kutuplara doğru yaz aylarında bazı günlerde yatsı ve imsak vakitleri oluşmamaktadır. 66º enlemlerinden itibaren sadece yatsı ve imsak vakitleri oluşmamakla kalmayıp mevsimlere ve bölgelere göre diğer vakitler de oluşmamaktadır. 66º kuzey enleminde 13 Haziran ? 29 Haziran arasında 17 gün güneş devamlı ufkun üstünde kalmakta, 30 Haziranda güneş yuvarlağının alt kısmı ufkun altına inmekte, 2 Temmuzda ise 23:44'de batmakta ve 00:24'de doğmaktadır. Kutba yaklaştıkça güneşin batmadığı günlerin sayısı artmaktadır; 68º enleminde 51 gün, 70º enleminde 72 gün, 72º enleminde 86 gün güneş batmamaktadır. Kutuplarda ise güneş 6 ay devamlı ufkun üstünde devretmekte ve hiç batmamakta, 6 ay da devamlı ufkun altında devretmekte ve hiç doğmamaktadır.

Gündüz veya gecenin 24 saat sürdüğü bölge ve zamanlarda, İslâm bilginlerinin çoğunluğunca kabul edilen ve Brüksel, I. Avrupa İslâm Seminerinde benimsenen "takdir" metoduna başvurulur ve en yakın enlem çizgisindeki bölgeye göre namaz vakitleri takdir olunarak tespit edilir. Bu esasa göre, gecenin teşekkül etmesi bakımından 66º enlemine en yakın, 64º enlemidir. 64º enlem çizgisinde gecenin (güneş batması ile doğması arasındaki) en kısa süresi, üç saattir. Bu itibarla, en kısa gece veya en kısa gündüz üç saat kabul edilip, gecesi veya gündüzü bundan az olan yerler buna göre takdir olunacaktır.

Buna göre, gecenin oluşmadığı dönemlerde, şafağın kaybolması ve fecrin oluşmasının simetrik olduğu ve bazı hadislerde yatsının son vaktinin gecenin 1/3'i olduğu göz önünde bulundurularak, güneşin batışından 1 saat sonra yatsı vaktinin, 2 sonra da imsakin başlaması uygun olacaktır. Gecenin oluşup üç saatten fazla sürdüğü dönemlerde, vakit alameti belirlenemediği takdirde, güneşin batışı ile doğuşu arasındaki sürenin 1/3'i güneşin batışına eklenerek yatsı vakti, 2/3'si eklenerek imsak vakitleri takdir edilebilir. Ancak imsak alameti açıkça görüldüğünde, ona uyularak amel edilmesi gerekir.

Bu bölgelerde gündüzün oluşmayıp takdir edildiği dönemlerde ise, öğle namazının vakti için, takdir edilen gündüzün ortasına 4 dakika ilave edilmesi ve takdir edilen öğle ile akşam namazının ortası da ikindi namazının vakti olarak belirlenmesi uygun olacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
NAMAZ VAKİTLERİNİN TESPİTİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» NAMAZ VE KADIN

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dinimiz İslam :: İslamiyet-
Buraya geçin: