Gözle Görülecek mi?
ü teâlâyı mü'minler Cennette görecektir. Fakat, nasıl olduğu bilinmeyen bir görmekle göreceklerdir. Nasıl olduğu bilinmeyeni, anlaşılmıyanı görmek de, nasıl olduğu anlaşılmayan bir görmek olur.
'ı göz ile görmek, aklen caiz naklen de sabittir. Mekan, cihet, karşılaşma, bitişme, mesafe tayini, ışık, benzetme, keyfiyyet, ve ihata olmaksızın
görülür.
Teala'nın kulları tarafından görülmesi ve tecelli etmesi bize göre birdir. Dünyada, tur-i sina'da Hz.musa'ya gözüktüğü gibi Ahirette'de muminlere görünecektir. Çünkü Cenab-ı Hak mevcuttur. Mevcudun görülmeside muhal değildir. (1)
İnanan kimse, Cennettekilerin, zatının künh ü mahiyetini kavramaksızın ve herhangi bir şeye bemzetmeksizin
Teâla'yı görecektir. Müminler Rablarını, Cennette ayan-beyan görecekler. ay, ondördüncü gecesinde zorluk çekilmeden müşahede olunduğu gibi, inananlarda Rablerine zahmetsizce bakacaklar.
' baş gözüyle değil, kalp gözüyle görülür diyenler sapık ve bidatçıdır. (7)
Bu mevzudaki ayet-i celile şöyledir:
"Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir)." (Kıyamet Suresi:22-23)
Elmalı Tefsirinde bu ayet-i celiler şu şekilde açıklanmıştır.
"Nice yüzler o gün parlaktır. Başarılı olma neşesiyle sevinç içinde ışıl ışıl parıldar. Zira Rabbine bakıcıdır. Onun cemâline bakmaktadır. Ehl-i Sünnet bu bakışı "görme" mânâsında anlayarak ahirette müminlerin
'ın cemalini göreceğini isbat etmişlerdir. "Beni asla göremezsin."(A'râf:143) âyetine sarılan Mutezile de bu bakışı "bekleme" mânâsına yorumlamışlardır. Oysa gayesine ulaşmayan beklemenin neticesi neşe değil, hayal kırıklığı ile üzüntü olacağından burada sadece bekleme mânâsının doğru olamayacağını anlatır."
".... Beni asla göremezsin" (Araf 143) mealindeki ayet-i kerime,
'ın ahirette değil, dünyada görülmeyeceğini anlatmktadır. Dünyada
'ı görmeye engel hususlar ahirette kalkacaktır. Ahiretin bu alemle kıyaslanması doğru değildir.
Resulullah buyuruyor:
Şu ayı ondördüncü gecesinde itişi kalkışmaksızın nasıl görüyorsanız, Rabbinizi de üst üste yığılmaya lüzum kalmadan rahatça görebileceksiniz. (
Cennette
nezdinde en şerefliniz, sabah akşam O'nun yüzüne bakanınızdır. (9)
'ın Zati Sıfatları
1) Vücüd : (Var olmak) Bu alemde görülen her şey, daha önce yok iken vücüuda getirilmiş ve her biri bir gaye için yaratılmıştır. Bu kainat, maddesiyle şekliyle sonradan var olmuştur. O halde, her yoktan varolan gibi, alemimizde bir yaratıcıya muhtaçtır. O yaratıcı ise, bu alem cinsinden olmayan, onun dışında, varlığı zâtının icabı (Vacibü-l-vücud) olan, mutlak kemal sahibi Allahu Teala'dır.
2) Kıdem (Varlığının başlangıcı olmamak)
3) Beka (Varlığının sonu olmamak),
4) Vahdaniyet (Bir olmak),
5) Muhalefetün-lil Havadis (Sonradan yaratılmışlara hiç benzememek),
6) Kıyam binefsihi (Varlığında hiçbir şeye muhtaç olmamak)
'ın Sübüti Sıfatları
1) Hayat (Diri olmak),
2) İlim (Bilmek-
her şeyi bilir),
3) Semi (İşitmek-
her şeyi işitir),
4) Basar (Görmek,
her şeyi görür),
5) İrade (Dilemek-Kainatta her şey
'ın dilemesiyle olur),
6) Kudret (Her şeye gücü yetmek),
7) Kelam (Konuşmak. Cenab-ı Hak konuşur, fakat onun konuşması ses, dil ve harf yardımıyla değildir. Nasıl konuştuğunu ancak kendisi bilir. 104 kitabı bu sıfatla indirmişitr. Peygamberlerle de bu sıfatla konuşmuştur),
Tekvin (Yaratmak-
her şeyi yoktan var eder. Ondan başkası bir zerreyi dahi yaratamaz.)